Hayat Rehberimiz: Kur’an-ı Kerim

CUMA HUTBESİ

Kıymetli Müslümanlar!

Yeryüzünü insanoğlu için bir imtihan meydanı olarak yaratan Yüce Rabbimiz, bu imtihanda bizleri kendi hâlimize terk etmemiş, gönderdiği elçiler ve kitaplar vasıtasıyla bizlere doğru ile yanlışı, hak ile bâtılı, iyi ile kötüyü öğretip göstermiştir. Rabbimizin son gönderdiği kitap olan Kur’an, Allah’tan geldiği şekliyle bozulmaksızın kalabilmiş tek kitaptır. Tarih boyunca ne zaman bu kitabın gösterdiği istikamette yürünmüş ise hem bireysel hem de toplumsal olarak huzur ve mutluluk tadılmış; ne zaman da bu kitabın çizdiği sınırlar aşılmış, gösterdiği istikametten sapılmışsa bireysel ve toplumsal anlamda huzursuzluk, tatminsizlik, karamsarlık batağına düşülmüştür. Nitekim hutbemin başında okumuş olduğum ayette de Yüce Mevlamız şöyle buyurur: “Kuşkusuz bu Kur’an en doğru olana iletir; dünya ve âhiret için yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.[1]Aziz Kardeşlerim!

Kur’an öncelikle aklımızı doğru bilgilerle donatmış, kâinatın var oluş sebebini, işleyişini ve bütün bunların gerisinde olan ilahî gücün hangi sıfatlara sahip olduğunu en doğru şekilde öğreterek insanları hurafelerden ve yanlış inançlardan kurtarmıştır.  Kur’an insanların davranışlarına da çekidüzen vermiş, Yüce Allah’a kulluğun nasıl yapılacağını en doğru ve güzel şekilde gösterdiği gibi insanlar arası ilişkilerin adalet ve hakkaniyete uygun bir biçimde nasıl düzenleneceğini de tayin etmiştir. Kur’an’ın ortaya koyduğu inançlar ve yaşam biçimi belirli bir zamana, bölgeye, millete özgü olmayıp kıyamete kadar gelecek tüm zamanları, dünyanın tüm bölgelerini ve tüm insanlarını kuşatmaktadır.

Değerli Cemaat!

Her Müslüman’ın Kur’an’a karşı birtakım vazifeleri bulunmaktadır. Kur’an’a karşı en başta gelen vazifemiz onun Allah tarafından gönderilen hak kitap olduğuna iman etmektir. Namazın farzlarından birisi kıraat yani Kur’an okumaktır. Böylece her Müslüman, hiç değilse namazını düzgün kılacak şekilde Kur’an okumayı bilmekle yükümlüdür. Allah Resulü (s.a.v.) “Kur’an’ı öğrenin, onu okuyun ve okutun. Kur’an’ı öğrenen, okuyan ve gereğini yapan kimse, her tarafa koku yayan misk dolu bir kaba benzer. Kur’an’ı öğrendiği hâlde (onu okumayan ve okutmayan) yatıp uyuyan kimse ise ağzı bağlı bir misk kabına benzer.[2] buyurarak Kur’an’ı öğrenmenin ve öğretmenin önemine vurgu yapmıştır.

Muhterem Müslümanlar!

Günümüzde Kur’an’a dair en çok ihmal ettiğimiz görev ise Kur’an’ın emir ve yasaklarını günlük hayatımızda uygulamaktır. Kur’an yalnızca dillerimizle okunmak, hafızalarımızla ezberlenmek için değil, aynı zamanda organlarımızla onu uygulamamız için gönderilmiştir. Kur’an’ı yalnızca okumakla yetinip onu hayatımıza taşımazsak, tıpkı bir doktorun yazdığı reçeteyi okuduğu hâlde o reçetedeki ilaçları kullanmayan hastanın durumuna benzemiş oluruz. Şunu bilelim ki hiçbir hasta, yalnızca reçeteyi okuyarak iyileşmez. Kur’an’ı hem kendimiz okumalı hem de yeni nesillerimize öğretmeliyiz. Yolu Kur’an’dan geçmeyen bir neslin dünyada iyi ve üstün bir konumda, ahirette mutlu bir durumda olması mümkün değildir.

İslam Toplumu Millî Görüş olarak, kuruluşumuzdan bu yana Kur’an-ı Kerim’in anlaşılması, okunması ve nesilden nesile aktarılması için var gücümüzle çalışıyoruz. İlahî kelamın gelecek nesillere aktarılması yolunda gönüllerimizi ve yüreğimizi ortaya koyarak çalışıyoruz. Bu büyük mirası daha yükseklere taşımak için adım adım ilerlerken, 19 Ekim Cumartesi günü, Hagen şehrinde 36. Avrupa Kur’an-ı Kerim Tilavet Yarışmasını gerçekleştireceğiz. Tüm Kur’an âşıklarını, bu kutlu buluşmaya ve seslerin en güzelinin yankılanacağı bu coşku dolu anlara tanıklık etmeye davet ediyoruz.

[1] İsrâ suresi, 17:9

[2] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 2

Hutbe-Türkçe

Hutbe-Almanca

Hutbe-İngilizce

Hutbe-Fransızca

Hutbe-Arapça

Hutbe-Hollandaca

Hutbe-Norveççe

Hutbe-Danca

Hutbe-İsveççe