ERKAM SOHBETİ

10.04.2018 Salı günü Erkam Sohbet’imiz Bahri Aksoy kardeş’imizin evindeydi, konumuz , Cami Âdâbı.

Cami (جامِع) kelimesi "toplamak, bir araya gelmek, ittifak etmek, bütün" manaları içeren cîm - mîm - ‘ayn (ج م ع) kökünden gelmektedir. Kurân-ı Kerîm'de bütün bu manalar varit olmuştur. Ümmetin ibadet, eğitim, faaliyet ve manevi rehberlik merkezleri olan binalara, Müslümanları toplayıp bir araya getirdiği ve saflarını birleştirdiği için, cami ismi verilmiştir. Kurân-ı Kerîm'de ise onun yerine "secde edilen yer" manasına gelen mescid kelimesi kullanılmaktadır. Allâhu Teâlâ buyuruyor ki:

"Allâh'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allâh'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur."

Ayet-i kerime'de zikredilen imar kelimesinin bir hakiki bir de mecazi manası vardır. Bir önceki ayette imarın hakiki manasına göre inanmayanların cami inşaatında yerleri olmadığı gibi mecazi anlamını teşkil eden ibadet ve yaşatma boyutundan da nasipleri olmadığı anlaşılıyor. Bu ayette ancak müminlerin camileri inşa ve ihya ettikleri ifade edilir. Büyüklerimizin çabalarıyla Almanya'da hemen hemen hiç camisiz bir şehir kalmadı. Esas ibadetlerini yerine getirebilmek için bütün takatlarıyla gayret ettiler. Eserlerini de bize miras olarak bıraktılar. Bize düşen, ibadetlerimizle, sosyal ve eğitim faaliyetlerimizle Allah'ın evleri olan camileri ihya etmek, yaşatmaktır. Bunu da imanımızın bir gereği olarak anlamamız lazım. Bir Hadîs-i Şerîf'inde Peygamber efendimiz kıyamet gününde Allâhu Teâlâ’nın koruyucu gölgesinde bulunacak sınıfların arasında ibadet ile yetişmiş genç ve kalbi camilere bağlı olan kişinin de bulunacağını haber verdi. Peygamber Efendimiz’in hicretten sonra ilk faaliyet olarak sahabe-i kiram ile birlikte Mescid-i Kubâ'yı inşa etmiş olması, dinimizde camilerin değerini anlamak için yeterlidir. Ancak her ortama ve zamana göre riayet edilmesi gereken edep ölçüleri vardır ki, camiler de bundan müstesna değildir. Camilere karşı beslediğimiz saygımızı ve edebimizi caminin kapısından girdikten sonra değil, evde, yola çıkmadan önce ortaya koymamız gerekir. Zira cami âdâbının farklı boyutları vardır. Camiye giderken, camiye girerken, camide bulunurken ve camiden çıkarken de nebevi ölçülere uymamız gerekir.

Camiye Giderken Olması Gereken Edepler

Camiye gitmeden önceki âdâbın çoğu temizlikle alakalıdır. Temizliğin maddi yönü ne kadar önemli ise, en az o kadar da manevi yönünün itibara alınması lazım. İlk önce namazın şartlarından olan hadesten taharet ile necasetten taharet konuları üzerinde durmak gerekir. Zira bedende veya kıyafette necaset (hükmi ve hakiki pislik) bulunursa, kılınan namazlar geçerli olmaz. Kıyafet konusunda, Rabbimiz bizden camilerde temizlik ve setr-i avrete riayet etmekten ziyade meşru ve âdâba uygun bir şekilde süslenmemizi emreder.

"Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin,

çünkü Allah müsrifleri sevmez."

Dar ve yırtık pantolonlar sokakta bile uygun olmadığına göre, camide hiç yeri olmaz. İnsan, havyan vb. resimli kıyafetler giymek caiz değildir. Namazın sıhhatine zarar vermese de, bu türlü kıyafetlerle namaz kılmak günahtır. Ayrıca, evde abdest alıp yola çıkmak, camide abdest almaktan çok daha faziletlidir. Peygamber efendimiz  bu anlamda şöyle buyurdu:

"Kim evde abdest alıp Allâh'ın farzlarından birini yerine getirmek için Allâh'ın evlerinden birine giderse, her iki adımın biri bir günahını siler, diğeri de derecesini yükseltir."

Cünüp, hayızlı ve lohusanın mescitlere girmesi ve kalmaları haramdır. Ancak zaruret halinde teyemmüm alıp girebilir. Gayrimüslimlerin camilere girmeleri konusunda İslam alimlerinin farklı görüşleri vardır. Bilhassa İslam dini hakkında bilgiler alarak belki hidayet vesilesi olması sebebiyle gayrimüslimlerin camilere girmesi caizdir. Çocukları erken yaşlarda camilere getirmek suretiyle cemaat namazlarına alıştırmak her anne-babanın vazifesi ve büyük sevap kaynağıdır.

Camiye gitmeden önce beden ve kıyafet temizliği yaptıktan sonra ne yediğimize ve içtiğimize de dikkat etmemiz lazım. Zira Peygamber efendimiz 

(Sarımsağı kastederek) "Kim bu bitkiden yerse, bize camilerimizde yaklaşmasın." diye buyurdu. Kötü kokulu maddeleri tüketerek camiye gitmek en azından tahrimen mekruh kabul edilmiştir. Bu hükme soğan, pırasa, ümmet-i Muhammed'e belâ olan sigara ve her kötü kokan madde de dahildir.

Camiye Girerken Okunacak Dua

Camiye girerken şöyle dua edilir:

Bismillâh, va's-salâtu ve's-selâmu 'alâ Rasûlillâh. Allâhumme'ftah lî ebvâbe rahmetik.

"Allâh'ın adıyla (giriyorum). Salât ve selâm Allâh'ın elçisi üzeri olsun.

Allâh'ım bana rahmet kapılarını aç."

Camiye sağ ayak ile girilir. İlk önce sol, sonra sağ ayakkabı çıkarılır. Camiye girer girmez, tehiyyetü'l-mescid namazı kılmak sünnettir. Ebu Saîd El-Hudrî'den rivayet edilen bir Hadîs-i Şerîf'te Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

"Camiye girdiğiniz zaman iki rekat kılmadan oturmayın."

Tehiyyetü'l-mescid namazı iki veya dört rekattır ve mutlak nafile namaz niyetiyle kılınır. İster kaza namazı ister vaktin farzı olsun, ittifakla her kılınan namaz onun yerine geçer. Oturmakla tehiyyetü'l-mescid namazı düşmez. Ancak oturmadan önce kılınması evladır. Kerahet vakitlerinde, cemaat farz namazına durduğunda veya hutbe esnasında camiye giren kişi tehiyyetü'l-mescid namazını kılmaz.

Camide Bulunurken

Camide bulunan kişi bilmelidir ki, abdestli halde namazı beklediği müddetçe, melekler onun için istiğfarda bulunurlar. Kişiye düşen de ona göre davranmaktır. Camide iken ibadetle meşgul olmak esastır. Mesela Kur’ân-ı Kerîm tilaveti, Allâh'ı zikir, ilim okumak ve okutmak, kerahet vakitleri hariç nafile namaz kılmak gibi. Çok kısa bir müddet için olsa bile, itikafa niyet edilir. İbadetle meşgul olunmasa da her halükarda hazır bulunan cemaat hiç bir şekilde rahatsız edilmemelidir. İster boş söz, ister Kurân-ı Kerîm tilaveti olsun, cami cemaati rahatsız edecek kadar sesli olmamak lazım. Mescitlerde tartışmak, ses yükseltmek, kayıp ilânı yapmak, alışveriş, kiralama vs. akitleri yapmak mekruhtur. Hanefi mezhebine göre camide dilencilik yapmak haram, dilenciye mescit içerisinde bir şeyler vermek de mekruhtur. Mubah (caiz) olan sözlerle konuşulursa namaz kılanlar da şaşırmıyorsa camide konuşmak mekruh değildir. Şüphesiz camide konuşulacak en güzel söz Allâh'ın kelamı, Peygamberin buyruklarıdır. İlim halkaları kurmak, vaaz etmek, sohbet vermek ve dinlemek müstehaptır. Çalgı aletleri olmaksızın, nübüvveti, İslâm'ı övücü olursa veya hikmetli sözler ihtiva eder, güzel ahlak ve buna benzer hayır türlerine dair konuları işlerse böyle şiirleri mescitte okumanın bir mahzuru yoktur. Mescitte yemek, içmek, sofra kurmakta bir mahzur yoktur. Hanefi mezhebi alimleri, tiksinti verici kokusu bulunmayan şeylerin mescitte yenmesi, tenzihen mekruhtur demişlerdir. Tabii ki her zaman etrafın kirletilmemesine dikkat edilmesi de lazımdır. Camiyi toplamak ve temizlemek edeptendir; hatta peygamber vazifesidir. Allâhu Teâlâ buyuruyor ki:

"Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için

temiz tutun diye İbrahim ve İsmaili vazifelendirdik."

Allâh'ın evinin tazimi niyetiyle camileri temizlemek çok sevap vardır, ihmal edilmemesi gerekir.

Oturduğumuzda, namaz hariç saygıdan ayaklar ne kıbleye doğru ne de camideki hocaya doğru uzatmamak ta edeptendir. Camide uyuma meselesinde mezhep imamları arasında ihtilaf vardır. Şafii mezhebine göre kayıtsız şartsız caiz olurken diğer mezhepler bu meselede bazı ölçüler getirmişler. Hanefiler, yabancı ve itikafta bulunan kimsenin dışındakiler için mescitte uyumak mekruhtur, demişlerdir. İmam Mâlik, yabancılar için mescide uyumanın mahzuru yoktur, ancak mukîm olanların uyuyabilecekleri görüşünde değilim, demiştir. İmam Ahmed Hanbel ise, seferî ve buna benzer bir kimsenin uyumasında mahzur yoktur; eğer orayı geceyi geçirmek yahut da öğle uykusunu uyumak için bir yer edinirse câiz olmaz, demiştir. İtikaf veya herhangi bir niyetle camide bulunan kişi uykuda ihtilam olursa, bunu fark ettiğinde hemen camiden çıkması gerekir.

Camiden Çıkıştaki Edepler

İlk önce sağ ayakkabı giyilir. Camiden sol ayakla çıkılır. Buna ilaveten, camiden çıkarken Peygamberimiz ‘in şu duası okunur:

Bismillâh, va's-salâtu ve's-selâmu 'alâ Rasûlillâh.

Allâhumme innî es'eluke min fadlik. Allâhumme'simnî mine'ş-şeytâni'r-racîm.

"Allâh'ın adıyla (çıkıyorum). Salât ve selâm Allâh'ın elçisi üzeri olsun.

Allâh'ım senin fazlını dilerim. Allâh'ım beni lanetli Şeytandan koru."

Çıktıktan sonra bile cami ile irtibatımız koparılmamalıdır. Zira, mescitlerin inşası, tamiri ve onların korunup gözetilmesi, bozulan kısımlarının düzeltilmesi de sünnettir. Çünkü Hadîs-i Şerîf'te:

"Kim Allâh (rızası) için bir mescid inşa ederse, Allâh ona cennette onun gibisini inşa eder."

Bir rivayete göre "Allâh ona cennette bir ev inşa eder" buyurulmuştur.

Herkesin sıfırdan bir cami inşa etme imkanı olmayabilir, ama cemiyet üyeliklerimizle kendi imkanlarımız dahilinde önemli destekte bulunabiliriz. Bizim gözümüzde küçük, ama ihlasla yapıldığı müddetçe Allâh'ın nezdinde değerli olan desteklerle bu Hadîs-i Şerîf'in müjdesine Allâh'ın izniyle nail olabiliriz.

Allâhu teâlâ bizi ihlaslı kullarından kılsın; İlmimizle amel etmeyi nasip eylesin; Peygamberimizin her âdâbına uymakta muvaffak buyursun.

Alınacak Dersler:

1) Camiler Allâh'ın evleridir. Dolayısıyla özellikle camilerde âdâba riayet etmemiz gerekir.

2) Hayatımızın her boyutunda olduğu gibi, âdâb konusunda da Peygamber Efendimiz bizim önderimizdir.

3) Cami âdâbı evde başlar, camiden çıkarken, hatta çıktıktan sonra da devam eder.

4) Camilerde ibadet ile meşgul olmak esastır. Tehiyyetü'l-mescid namazını ihmal etmememiz gerekir.

5) Cami üyeliklerimiz ihlâs üzere yürütüldüğü müddetçe, Allâh katında değerli bir ibadet olur.

Ödev:

- Herkesin elinde "Hisnü'l-Müsli” isimli duâ kitâbı bulunsun. Elinde kitabı olmayan, en kısa zamanda temin etsin.

- Cami giriş ve çıkışta okunan duaları ezberleyin ve sürekli okuyun:

Camiye Girerken Okunan Duâ

Camiden Çıkarken Okunan Duâ

 

 

Bismillâh, va's-salâtu ve's-selâmu 'alâ Rasûlillâh. Allâhumme'ftah lî ebvâbe rahmetik.

Bismillâh, va's-salâtu ve's-selâmu 'alâ Rasûlillâh.

Allâhumme innî es'eluke min fadlik. Allâhumme'simnî mine'ş-şeytâni'r-racîm.

"Allâh'ın adıyla (giriyorum). Salât ve selâm Allâh'ın elçisi üzeri olsun.

Allâh'ım bana rahmet kapılarını aç."

"Allâh'ın adıyla (çıkıyorum). Salât ve selâm Allâh'ın elçisi üzeri olsun. Allâh'ım senin fazlını dilerim. Allâh'ım beni lanetli Şeytandan koru.“