ERKAM SOHBETİ

13.11.2018 Salı günü Erkam Sohbet’imizi Alim Dırmık kardeş’imizin evinde icra ettik , konumuz Müminin Silahı : Dua

Varlık âleminde insana bahşedilmiş en büyük nimet dua olsa gerek. Varlığımızın eğriyi düzeltemediği, sözün artık itibar görmediği, merhametin acz kabul edildiği, mazlumun zulme uğradığı, acziyetimizin ayyuka çıktığı bir demde kime sığınmak gerekir ki; sesimize ses, derdimize derman, aşkımıza maşuk olsun! İşte bu demde kulun sığınacağı yegâne kapıdır dua. Acziyetimizi, derdimizi, takat getirip elde edemeyeceğimizi isteyebileceğimiz, varlığından şüphe duymadığımız Allah'a giden yoldur dua. Duadan beri dil, nasıl itibar bula. Ondan yoksun kalp, nasıl mutmain ola. Ona sarılmayan beden ve ruh acziyetinden nasıl kurtula.

Evet bu fâni dünyada bizleri huzura erdiren; zorluklar karşısında direncimizi artıran; ümitlerimizi ve istikbale dair ideallerimizi diri tutan en büyük bir nimetin adıdır “dua”. Dua, yüce Rabbimizin insanlara ve cinlere bahşettiği bir rahmet ve bereket kapısıdır. Dua, Allah’a iman ve teslimiyetimizin, kulluk bilincimizin bir ifadesidir. Bizleri bir an olsun terk etmeyen, yalnız bırakmayan bir Rabbimiz olduğu şuurunun belirtisidir. Hamd ve şükür ile Allah’ın yüceliği karşısında acizliğimizin itirafıdır dua. 

1. Dua Acziyetin İkrarı, Varoluşun Keşfidir Varlığımızın çıkmaz sokaklara daldığı, aşılmaz duvarlarla çevrildiği, yolların tükendiğini, kapıların kapandığını zannettiğimiz bir anda kulun samimiyet ve teslimiyetle sığındığı bir limandır dua. Yaratıcısına iman etmiş bir yüreğin, bedenin bütün acziyetini dile getirerek meramını anlattığı kapıdır dua. Samimi bir duanın esareti, gücü ve sırrı kaplar ruh âlemini. Aşılmaz dağlar aşılır, bir çelik misali örülmüş kaleler fethedilir, seferde olana zafer hak olur duayla.Bizler dua ederken neye muhtaç olduğumuzu, sınırlarımızı, maddi ve manevi imkânlarımızı fark ederiz. Haddimizin ve takatimizin, yaratılış gayemizin, sorumluluklarımızın farkında olduğumuzu dile getiririz. Kendimizi biliriz, Rabbimizi biliriz.

“(Resûlüm!) De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”ayetinde belirtildiği gibi Rabbimizin katında duamızla daima değer buluruz.

2. Dua, Müminin Silahıdır Dua, Allah'ın yüceliğine sığınmak ve koruması altına girmektir. “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” hükmünce duaya talip müminler, hayatlarının her adımında Allah'a sığınır, güçlerini O'ndan alırlar. Bu sebeple Allah Resûlü ؐ,“Dua, inanan insanın silahıdır. Dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”buyurmuştur.

İnsan ve Allah arasındaki ilişkide herhangi bir zaman ve mekânla sınırlanamaz. İnsan, her an ve her durumda dua edebilir. “Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” âyeti bu gerçeği ifade eder.

İnsan, hayatı boyunca üstesinden gelemeyeceği birçok şeyle karşılaşır; öfke, keder, sıkıntı, korku, âcizlik, yalnızlık ve ümitsizlik gibi hâller yaşar. Özellikle zorlandığı zamanlarda Allah'a dua etme ihtiyacı hisseder. Zira Yüce Allah'ın duayı kabul edeceği ümidi, dua edenin üzüntü ve kederini hafifletir; ona dayanma gücü ve sabır verir. Dolayısıyla insan sıkıntılı durumlarda Rabbine yönelmeli ve O'na dua etmelidir. Bu sıkıntılar karşısında dua Resûlullah'ın da buyurduğu üzere, “müminin silahı”konumundadır. Ve Allah Resûlü, “Sizden her kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmıştır. Allah'tan istenilen şeyler arasında O'na en sevimli geleni, afiyettir.” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etmiştir: “Dua, başa gelen ve henüz gelmeyen belaya karşı fayda sağlar. Ey Allah'ın kulları, duaya sarılın!‘‘

3. Dua, Kulluğumuzun Allah’a Arzıdır Dualarımızla Allah’ın emrine ve kararına razı olduğumuzu dile getiririz. Esasen bütün ibadetlerimiz, O’nun rızasını murat ederek yakarmaktır. Biliriz ki; bütün ibadetlere ruh ve anlam katan duadır. İbadet, yani kul olma bilinci, duayla tamamlanır. Bu yüzdendir ki; Peygamberimiz » 

“Dua, ibadetin özüdür. “buyurmuştur. Allah, insanların sadece sıkıntıya düştüklerinde dua etmelerini istemez. O, varlıkta olduğu kadar yoklukta, sıkıntıda olduğu kadar rahat zamanlarında da kulunun yakarışını duymak ister. Sadece darda kaldığı anlarda Allah'ı hatırlayarak dua eden kimse, “İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir kötülük dokunduğu zaman da yalvarmaya koyulur.” ifadeleriyle Kur'ân-ı Kerîm'de kınanır. Nitekim bu tavır, Allah'ın âyetlerini inkâr edenlerin, başlarına bir musibet geldiğinde büyük bir âcizlik içerisinde yalvarmalarına, Allah onları bu musibetten kurtardığında ise nankörlük yapmalarına benzemektedir.

Oysa insan, her an Allah'a muhtaç olduğunun, O'nunla kurduğu bağı her an sağlam ve taze tutması gerektiğinin şuurunda olmalıdır. Nitekim Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah ؐ şöyle buyurmuştur: “Sıkıntılı ve ıstıraplı anlarda duasının Allah tarafından kabul edilmesi her kimi sevindirirse, bolluk ve ferahlık zamanlarında duasını çoğaltsın.”

İyi gününde şükreden, eline geçen nimeti O'nun rızasına uygun biçimde kullanabilmek için Rabbine dua eden kul, bolluk ve refah içinde de Yaratıcısına bağlılığını ve sadakatini göstermiş olur. Sabah akşam O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte Rabbini tazim eder. 

4. Dua Hem Bir Davettir Hem De Davete İcabettir Rabbimiz,  “Bana dua edin ki, duanıza icabet edeyim.”buyurarak bizleri duaya davet etmektedir. “Bana dua ettiğinde dua edenin dileğine

karşılık veririm.” âyetiyle de duamıza icabet edeceğini müjdelemektedir. Yeter ki bizler, bu bilinç içerisinde Rabbimize dua edelim. O’nun rızasını, yardımını, bereketini, affını isteyelim. Dua, tembel, sorumsuz, şuursuz, cesaretsiz bir insanın boynunu büküp de yalvarmasının adı değildir. Bilakis dua, azmin, gayretin, halis niyetin adıdır. Dua, sadece dil ile ifade edilen kalıp cümlelerden ibaret değildir. Tefekkür, aklın duasıdır. Aşk ve merhamet, kalbin duasıdır. İstiğfar ise sadece dilin duasıdır. Akıl ve kalp duaya durmadan dilin duası fayda etmez. Nitekim Peygamberimiz ؐ şöyle buyurmuştur: “Allah’a, kabul edileceğine gerçekten inanarak dua ediniz. Biliniz ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez.” 

5. Dua, Kardeşlerimizle Buluşmaktır Kardeşlik bilincimizi, ümmet sevgimizi pekiştirmektir. Dua ederken bencil davranamayız. Sadece kendimizi düşünemeyiz. Gıyabında yaptığımız duanın makbul olacağı bilinciyle dünyanın dört bir yanında bulunan kardeşlerimiz için de dua ederiz. Zira Peygamberimiz ؐ, umreye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer’e şöyle buyurmuştur: “Ey küçük kardeşim! Duana bizi de ortak et, bizi unutma.”

 6. Dua, Yüce Değerlere Talip Olmaktır Peygamberimizin bizlere öğrettiği dualarda sadece maddi ihtiyaçları istemek yoktur. Bilakis O’nun dualarında ahlak ve erdemi, insanı yücelten faziletleri istemek vardır. O’nun duaları, toplumda sevgi, saygı, muhabbet, merhamet, adalet ve huzurun teminine yöneliktir. O’nun duaları alçaklıktan, zillet içerisinde ve başkasına muhtaç olarak yaşamaktan; ahlaksızlıktan korunma isteğidir. Yüce Rabbimiz, bizleri duanın bereketinden ve gücünden mahrum bırakmasın. Bizleri duaları kabul olunan bahtiyarlardan kılsın.

Resul-i Ekrem Efendimizin ؐ öğrettiği dualardan bazıları şunlardır: “Allah'ım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana tüm övgüleri saysam yine de bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen öylesin.“Allah'ım! Fakirlikten, yokluktan ve zilletten sana sığınırım. Haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan da sana sığınırım.“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyoruz.“Allah'ım, fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.” Peygamber Efendimiz ؐ ile uzunca vakit geçiren Hz. Enes b. Malik (ra)’ya göre Resulullah’in en çok okuduğu dua Bakara suresinde geçen ve hemen hemen her namazda okuduğumuz şu duadır:

“Ya Allah, ya Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru”Yüce Rabbimiz bize de bol bol dua etmek vasıtasıyla ona yaklaşmayı nasip etsin.

Alınacak Dersler:

1. Dua, acziyetin ikrarı, varoluşun keşfidir. Kul, acziyetinin farkında olmalı ve her durumda yaratıcısına şükretmeli, yalvarmalıdır.

2. Dua, müminin silahıdır. Kul, dua ile zırha bürünür. Samimi bir niyet ve gönülle yapılan duanın karşısında durabilecek hiçbir şey yoktur.

3.Dua,kulluğumuzunAllah’aarzıdır.Kul,Rabbininrızasınıkazanmakiçinduaetmeliveonun emir ve yasaklarına bu bilinçle uymalıdır.

4. Dua, hem bir davettir, hem de davete icabettir. Kul, Rabbinin duasına icabet edeceği bilinciyle hareket etmelidir.

5. Dua, kardeşlerimizle buluşmaktır. Kul, sadece kendi nefsi için değil, bütün müminler için dua etmelidir.

6. Dua, yüce değerlere talip olmaktır. Kul, duasında Allah ve Resulü’nün bizlere öğrettiği ahlaki değerlere sahip olmak için dua etmelidir.

Ödev:

1.Bundan sonra daha çok ve daha bilinçli biçimde dua etmeye azmedelim.

2.Dillerimizide ,özellikle Resulullahؐ‘in çokça sevdiği ve tekrarladığı şu duaya alıştıralım:

“Ya Allah, ya Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru”